Silah Kullanımı Ve Psikoloji

Silah Kullanımı Ve Psikoloji

  İnsanoğlu daha dünyanın kurulduğu ilk günden beri koruma içgüdüsüne sahip olduğu için kendini güven altına alıcı sistemler kurmuştur. İlk insandan günümüze kadar silahlar boyut ve işlev değiştirmiştir. İlk insanlar silahı karınlarını doyurmak amacıyla hayvanları öldürmek için icat etmişler daha sonra kendilerini hayvanlardan koruyabilmek için de kullanmaya başlamışlardır.2 milyon yıl kadar önce taş, çakıl, tahtadan ibaret olan silah 13.yüzyılda savaşlarda kullanılacak kadar ciddi bir boyuta ulaşmıştır. Bir güç ve güvenlik sembolü olan silahın ‘silah’ olarak insan hayatında yaklaşık olarak 800 yıldır yeri vardır. Osmanlı imparatorluğu zengin cephanesiyle dünyaya hükmetmiş, güçlü bir devlet idi. Atalarımızdan, dedelerimizden hep güçlü olmayı, savaşmayı öğrendik. Henüz ilkokula giderken savaşların silahlarla toplarla tüfeklerle kazanıldığını öğrendik, güçlü olmak gözümüzde hep bunlarla özdeş hale geldi.
Özellikle erkekler için erkekliğin şanından bir parça olan bu aletler, kendini korumak amaçlı edinildiği taktirde gayet faydalı, işlevsel makinalardır. Evinde, iş yerinde silah bulundurmak hırsızlara, sapkınlara, teröristlere karşı kendilerini güvenceye almak amacıyla yapılan bir eylem olmalıdır. Silahı insanları tehdit etmek için, çıkarları dahilinde birine zarar vermek, avlanmak için, öfkeli anında öfkesini ancak bu aletle çıkarabildiği için, düğünlerde şov amaçlı havaya sıkmak için kullanan kişiler son derece hüsranla sonuçlanan durumlara sebebiyet vermektedirler. Herkes silah ruhsatı almalı ve ruhsatlı silah kullanmalıdır. Ancak maalesef günümüzde silahı ruhsatsız olan bir çok insan bu aleti taşıyarak dolaşıyorlar.
Her gün haberlerde sevdiği kızı öldüren, cinnet geçirirken karısını öldüren insanları görmekteyiz ya da işten çıkarılan işçinin patronuna ateş ettiğini, düğünde şov amaçlı kullanılan silahın kazara birinin canını aldığını, sırf hobi olsun diye ormanda masum hayvanları öldürdüğü haberleri bize hiç ama hiç yabancı gelmemekte…
Emniyet Genel Müdürlüğü’ nün bildirdiği istatistiklere göre Türkiye’de (ruhsatlı-ruhsatsız) silah kullanımı yaklaşık olarak 10 milyon olarak saptanmıştır ve bu boyut diğer ülkeler ile karşılaştırıldığında son derece ürkütücü bir boyuttadır. Bazı araştırmalara göre okuma-yazma oranının yüksek olduğu gelişmiş ülkelerde silah kullanımı daha düşüktür. Ülkemizde okumak değil, okuryazar oranı bile Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığı zaman oldukça gerilerde kalmaktadır. İletişim sorunu yaşayan, ego mücadelesine giren, aşağılık kompleksi yaşayan, özgüvensiz insanlar silahı yanlış kullanırlar. Özellikler erkekler bu aleti daha fazla sevmekte ve kullanırken büyük derecede erkeklik hissiyatı yaşamaktadırlar. Konuşarak bir şeyleri çözebileceğinin farkında olmayan insanlar genel olarak ailesinde kaba kuvvet ile karşılaşmış, çocuklukta sevgisiz ve eğitimsiz kalmış yoksun insanlardır. Silah kullanan, eline silah verilen ve güvenlik işi yapan insanların akıl sağlığı uzmanlar tarafından kontrol edildikten sonra silah teslim edilmelidir. Malesef ülkemizde bu alete ulaşmak ve kullanmak o kadar kolay hale gelmiş ki her evde her cepte her kişide karşılaşabiliyoruz. Çok bilinçli ailelerin yanı sıra bir takım ailelerde babalar çocuklarına sırf oyun olsun diye evlerindeki silahı ellerine verip oyun oynatabilecek hale gelmiş durumdalar.
  Tabii ki silah tutkusu olan her kişi çevreye zararlı olacak diye bir kaide bulunmamaktadır. Bu makinalara, teknolojiye meraklı olan insanlar koleksiyon oluşturabilmekte ve hobi olarak silahlarla ilgilenebilmektedirler. Kullanıldığı ortama, duruma, şartlara bağlı olarak silah kullanımını değerlendirmek gerekir. Paranoyak kişiler, Dürtü Kontrol Bozukluğu olanlar, Anti-sosyal Kişilik Bozukluğu olanlara, Narsistik Kişilere, Psikozlara özellikle silah emanet edilmemeli ve ulaşabilecekleri ortamlardan uzak tutulmalıdır.
Uzm. Klinik Psikolog Sinem ÖZER

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.